Demokratik Toplum Düzeni ve Parti Yasakları

Parti kapatmalar, 1961 Anayasası döneminde olduğu gibi, 1982 Anayasası döneminde de siyasi koşulların da etkisiyle, 1990’ların başından itibaren gündemde olmuştur. Bu çerçevede, koalisyonun büyük ortağı olan Refah Partisi dahi kapatılmıştır. Hatta daha sonra, tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı da kapatma davası açılmıştır. Bu, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler bir yana, demokratik hiçbir ülkede kolay rastlanacak bir durum değildir. Demokratik Toplum Partisi davasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde derdest olduğu hatırlandığında, parti kapatmanın, bir anlamda, Türkiye’de hala güncelliğini koruduğu söylenebilir.  

Bu tez çalışmasının başladığı tarihte, bölücülük, azınlık yaratmak gerekçesiyle kapatılan çok sayıda partiye ek olarak, koalisyonun büyük ortağı olan Refah Partisi için de (laiklik karşıtı eylemlerin/söylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle) kapatma davası açılmıştı. Tezin yazım sürecinde dava, partinin kapatılmasıyla sonuçlanmıştı. Pekiyi anayasasına temel hakların sınırlanmasının sınırı olarak “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ölçütünü yerleştiren bir ülkede nasıl oluyor da çok sayıda parti, hatta koalisyonun büyük ortağı olan bir parti bile kapatılabiliyordu? Bir başka ifadeyle bu partilerin kapatılması “demokratik bir toplumda gerekli” miydi?  Çalışmayı, bu soruların teşvik ettiği söylenebilir. Bunun için önce, Türk hukukunda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hukuku çerçevesinde “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı/ölçütü aydınlatılmaya, açıklanmaya çalışılmıştır. Daha sonra, parti kapatma kararlarının “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ölçütüyle uyumlu olup olmadığı tartışılmıştır. 

2000 yılında tamamlanan bu çalışma, kısmi güncellemelerle okuyucuya sunulmaktadır. Güncellemeler, değişiklikler o tarihteki değerlendirmelerin değerini, isabetini ortaya koymak amacıyla sınırlı tutulmuştur. 

Birinci Kısım, bir anlamda, çalışmanın kuramsal boyutunu oluşturmaktadır. Bu kesimde oluşturulan-saptanan çerçeve İkinci Kısım'a uygulanmaktadır. Dolayısıyla İkinci Kısım da çalışmanın uygulama boyutunu oluşturmaktadır.

“Demokratik toplum düzeni” ölçütünün içeriğinin ve niteliklerinin tartışıldığı Birinci Kısım iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de, Türk hukuk sistemine göre demokratik toplum düzeni ölçütü tartışılmaktadır. Burada ilk olarak, Anayasa Komisyonu’ndaki, Danışma Meclisi’ndeki tartışmalar temel alınarak bu kavramın getiriliş nedeni, saptanmaya çalışılmıştır. Bu saptamanın esas amacı, yasama organının, Anayasa Mahkemesi’nin ve diğer mahkemelerin bu ölçütü nasıl anlayacaklarına, nasıl anlamaları gerektiğine ilişkin veriler çıkarmak değildir. Zira ileride incelendiği gibi, günümüzde insan hakları ile ilgili hukuk metinlerinin yorumunda hazırlık çalışmalarının, bu düzenlemeleri yapanların iradelerinin neredeyse hiçbir önemi bulunmamaktadır. Günümüzde hazırlık çalışmaları, hukuk metinlerinin anlamlarına ilişkin kuşku olan yerlerde, hukuk metinlerinin muğlak olduğu durumlarda ikincil bir araç olarak kabul edilmektedir. Bu sınırlı önem, insan hakları ile ilgili konularda daha da azalmaktadır. Bundan dolayı bu incelemenin asıl öneminin, amacının hukuk tarihimiz açısından olduğu söylenebilir. Bu bölümün ikinci başlığı, "Anayasa Mahkemesi Kararlarında Demokratik Toplum Düzeni" adını taşımaktadır. Burada anılan ölçütün AYM tarafından nasıl anlaşılıp yorumlandığı araştırılmaktadır. Bu araştırma yapılırken, AYM’nin bu ölçütü kullandığı başlıca kararlar incelenmektedir. Bu inceleme yapılırken AYM kararları belli başlıklar altında tipleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu bölümün üçüncü başlığı “Öğretiye Göre Demokratik Toplum Düzeni”dir. Burada bu ölçütü yazılarına, tebliğlerine konu edinen yazarların görüşleri değerlendirilmektedir. Bundan amaç, öğretinin bu ölçütün getiriliş gerekçesine katılıp katılmadığını, bu ölçütten ne anladığını saptamaktır. Burada da yazarların görüşleri tipleştirilerek belli başlıklar altında incelenmektedir. Birinci Kısım’ın İkinci Bölüm'ü, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Demokratik Toplum Düzeni” adını taşımaktadır. Bu bölüme yer verilmesinin nedeni, bu ölçütün Sözleşme’den alınmış olmasıdır. Bundan dolayı İkinci Bölüm'ün ilk başlığında Sözleşme'nin Türk hukukundaki yeri, Sözleşme'nin, Komisyon ve Mahkeme kararlarının nitelikleri ve hukuksal etkileri saptanmaya çalışılmaktadır. Bunun nedeni, mahkemelerin “demokratik toplum düzeni” ölçütünün içeriğini belirlerken ve uygularken Komisyon ve Mahkeme tarafından geliştirilen içtihatlarla bağlı olup olmayacaklarını açıklığa kavuşturmaktır. Bu açıklığa kavuşturma çerçevesinde, Sözleşme’ye taraf kimi devletlerin Mahkeme kararlarını nasıl uyguladıklarına da yer verilmektedir. Bu saptamadan sonra, insan haklarına ilişkin hukuk kurallarının nasıl yorumlanması gerektiği ve Komisyon ve Mahkeme’nin Sözleşme'yi nasıl yorumladıkları ele alınmaktadır. Bu incelemenin amacı, anayasada ve diğer yasalarda insan haklarına ilişkin olarak yer alan hükümlerin, başta AYM olmak üzere, mahkemeler tarafından yorumlanırken bu kurallara, yöntemlere uyup uymadıklarını saptamaktır. Bu belirlemeden sonra, Komisyon ve Mahkeme’nin Sözleşme’de güvenceye alınan bir hakkın ihlal edildiğine ilişkin bir başvuruyu incelerken nasıl bir yol izledikleri incelenmektedir. Bunun ardından ise, Komisyon ve Mahkeme kararlarında ortaya çıkan “demokratik toplum”un öğeleri ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu öğeler, Komisyon ve Mahkeme kararları incelenerek saptanmaktadır. Burada bu öğelerden ifade özgürlüğü, hoşgörü, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, azınlığın haklarının korunması üzerinde durulmaktadır. Yine bu bölümün sonunda, Sözleşme'nin 17. maddesinden hareketle ortaya çıkarılan “militan-mücadeleci demokrasi” anlayışı, kavramı açıklığa kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Bu demokrasi anlayışının üzerinde durulmasının nedeni, çalışma konumuzu oluşturan parti yasaklamaya ve kapatmaya koşullar oluştuğunda izin vermesidir. 

Çalışmanın İkinci Kısım'ının başlığı “Demokratik Toplum Düzeni ve Türk Hukuk Sistemindeki Parti Yasakları” adını taşımakta ve iki bölümden oluşmaktadır. İlk Bölüm'de genel olarak siyasi partilerin demokrasilerdeki yeri, partilerin anayasalarda düzenleniş nedeni, siyasal partilerin kapatılması için dava açılması süreci ve odak olma kavramı üzerinde durulmaktadır.

İkinci Bölüm'de, Türk hukuk sisteminde (1982 Anayasası ve 2820 Sayılı Siyasal Partiler Kanunu) siyasal partilere ilişkin olarak yer alan başlıca yasaklama ve kapatma nedenleri ayrı başlıklar altında incelenmektedir. Bu incelemelerde önce, bu yasaklama-kapatma nedeni genel olarak ele alınmaktadır. Daha sonra, bu yasaklama, kapatma nedeninin “demokratik toplum düzeni” ölçütüyle uzlaşıp uzlaşmadığı tartışılmakta, saptanmaya çalışılmaktadır. Bu saptamadan sonra, bu başlık altında, eğer varsa, kapatılan partilerin kapatma kararları ele alınmaktadır. Daha sonra bu kararlara ilişkin bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirmeler de ikiye ayrılmaktadır. İlk olarak, kapatma kararlarının genel bir değerlendirmesine yer verilmektedir. İkinci olarak, bu kararlar Sözleşme çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bir başka ifadeyle bu kapatma kararlarının Komisyon ve Mahkeme tarafından somutlaştırılan “demokratik toplum düzeni” ölçütü ile uyumlu olup olmadığı üzerinde durulmaktadır. Bu değerlendirmeler yapılırken, gerektiği yerlerde Birinci Kısım'a göndermelerde bulunulmaktadır.

Bu çalışmada varılan sonuçların SONUÇ bölümünde belli tezler şeklinde özetlenmesiyle çalışma tamamlanmaktadır.

Dizisi: Siyaset Sosyoloji Dizisi
Türü: Siyaset Bilimi
Editör: Tuğba Tuğçe Gündoğan
Cilt Bilgisi: Amerikan cilt
Kağıt Bilgisi: Enzo Cremy
Basım Tarihi: Şubat 2014
Sayfa Sayısı: 344
Kitap Boyutları: 13,5x20,5 cm
ISBN No: 978-975-520-310-2
Barkod No: 9789755203102

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Yukarı Çık!